Alman bilim insanı M.H. Klaproth Fransız İhtilali'nin gerçekleştiği sırada belkide tarihi değiştirecek olan elementi keşfetti. Bu element Uranyum'du. O yıllarda uranyum sadece seramik ve cam renklendirmede kullanıldı. Uranyumun keşfinden 107 sene sonra 1896 yılında Henry Becquerel, Pierre Curie ve Marie Curie ile uranyumu kullanarak radyoaktiviteyi keşfetti. Bu keşif 3 bilim insanına Nobel Fizik ödülünü getirdi ve radyoaktivetenin birimide Bq (Becquerel) olarak literatürde yerini aldı. 1932 yılında James Chadwick atomun içindeki bulunan yüksüz parçacığı, yani ''nötron''u keşfetti.
Bu tarihten itibaren uranyum ve nötron nükleer enerjinin yapıtaşı ve bel kemiği oldular. Enrico Fermi 1934 yılında uranyumu nötronla bombardımana tabi tutarak atom numarası 93 ve 94 olan 2 yeni yapay element keşfetti. Bu elementler doğada bulunmayan Neptünyum ve Plütonyum'du.
1938 yılına kadar atomun bölünemeyeceği düşünülüyordu. Zaten atomun kelime anlamıda bölünmeyen demekti. Lakin Alman bilim insanı Otto Hahn ve ekibi uranyumun nötron bombardımanı sonucunda parçalandığını keşfetti. Bu parçalanma sonucunda muazzam bir enerji açığa çıktığını gördüler. Artık resmi olarak nükleer ve enerji kelimeleri bir araya gelerek enerji, silah, sağlık ve teknoloji dünyasına girdi.
